Onur Haftası’nda sömürgecilik ve onun yarattığı güç ilişkileri LGBTİ+ bağlamında tartışıldı: “Hiçbirimiz güç ilişkilerinden bağımsız değiliz. İmtiyaz sahibi olduğumuz kimlikleri de düşünmek gerekir.”

25. LGBTİ+ Onur Haftası panel, söyleşi ve atölyelerle devam ediyor. Haftanın ikinci gününde tartışılan başlıklardan biri de “Sömürgecilik ve LGBTİ+” idi.

Lozan Üniversitesi’nden Fatma Çıngı Kocadost’un moderatör olduğu panelde Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nden Paola Bachetta ve araştırmacı Türkan Yıldız konuştu.

“Güç ilişkilerindeki konumlarımız aynı değil”

Paola Bachetta; kendi geçmişinden, ailesinin arkaplanından bahsederek konuşmasına başladı. İttifakların zor olduğunu hatırlatan Bachetta, “İttifaklar birçok sebepten başarısız olabiliyor. Kolonyalizm ve kapitalizm gibi bizim oluşturmadığımız çoklu güç ilişkileriyle karşı karşıyayız” dedi.

ABD’de ırkçılık ve kadın nefretinin yoğun olduğunu vurgulayan Bachetta, “Hepimiz bu koşullarda doğduk. Zaman zaman sosyal hareketler de dahil olmak üzere bu güç ilişkilerini yeniden üretiyoruz. Hepimiz aynı bağlamda doğsak da güç ilişkilerindeki konumlarımız aynı değil” ifadelerini kullandı.

“İmtiyazlı olduğumuz kimlikleri de düşünmek lazım”

Bachetta, kişilerin farklı şiddet biçimlerine maruz kaldığını hatırlatarak şöyle devam etti:

“Kendi bulunduğumuz konumları görmemiz son derece önemli. Örneğin ben bir lezbiyenim. Ailemin kökenleri öyle olmasa da nispeten ayrıcalıklı bir sınıftayım. Sınıf imtiyazım var. Bizim dezavantajlı olduğumuz kimlikler kadar imtiyazlı olduğumuz kimlikleri de düşünmemiz lazım.

“Kolonyalizm altında beyazların üstünlüğüne dayanan toplumsal cinsiyet normları geri kalanlara empoze ediliyor. Kolonyalizm, cinsiyet normlarının zorla dayatılması ve heteroseksizmin yeniden empoze edilmesine yol açtı.”

“Hiçbirimiz güç ilişkilerinden bağımsız değiliz”

Bachetta, İngiliz kolonyalizminin sömürgelerine empoze ettiği cinsiyet ve cinsellik kodlarından bahsederek konuşmasını sürdürdü.

Filistin’de işgale ve heteroseksizme karşı mücadeleyi örnek veren Bachetta, “Sınıf, ‘ırk’, cinsiyet gibi güç ilişkileri LGBTIQ+ hareket içerisine de var oluyor. Yine LGBTİQ+ kişilerin araçsallaştırılması da bir sorun olmaya devam ediyor. ABD’de siyah bir kişinin öldürülmesi beyaz translar tarafından kullanıldı. Yine kaynaklar beyaz translara gidiyor, siyah translar bu kaynaklardan faydalanamıyor” şeklinde konuştu.

Kimsenin güç ilişkilerinden muaf olmadığını da hatırlatan Bachetta, “Bazen farkında olmadan güç ilişkilerini yeniden üretiyoruz ancak bunu yapmamamız, farkında olmamız, eleştirel yaklaşmamız lazım” dedi.

Gezi direnişi ve Hêvî LGBTİ+

Ardından söz alan Türkan Yıldız, Fransa’ya yerleştikten sonra yaptığı araştırmasını aktardı. Hêvî LGBTİ+ üzerine çalıştığını, katılımcı gözlem yöntemini kullandığını vurgulayan Yıldız, “Gezi direnişi LGBTİ Blok aracılığıyla Kürt ve pro-Kürt LGBTİ bireylerin birbirini tanımalarına ve tartışmalarına yol açtı” dedi.

“LGBTİ Kürtler için mesele temsil edilmekten ziyade kendi sesleriyle konuşabilmek!”

Gezi direnişi sürecinde Hêvî’nin nasıl örgütlendiğini aktaran Yıldız, “Kürt LGBTİ’ler neden ayrı bir derneğe ihtiyaç duydu” diye sordu ve ekledi:

“Ezme ezilme ilişkilerindeki konumumuz ve bununla beraber gelişen imtiyazlar tek değil. Kürt bir eşcinsel, Türk bir eşcinselden daha farklı sorunlarla karşılaşılabiliyor. Sadece LGBTİ, sadece Kürt ya da sadece kadın değiliz. Hêvî kurulduğunda karşılaşılan en önemli sorunlardan biri neden ayrı bir derneğe ihtiyaç duyulduğu sorusunu yanıtlamaktı. LGBTİ Kürtler için mesele temsil edilme sorunundan ziyade kendi sesleriyle konuşabilme ihtiyacıydı. Derneklerin içerisinde Kürt eşcinsellerin yer alması yeterli değildi.”

Kaynak: Kaos Gl

No comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir